Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

özel hayatın gizliliğini ihlal

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu 960 524 Yasemin Berna Aslanbay

Modern dijital çağda kişisel sınırlarımız her zamankinden daha fazla tehdit altındadır. Özel hayatın gizliliği, bir bireyin yalnızca evinin mahremiyetini değil, aynı zamanda dijital yazışmalarını, kişisel görüntülerini, düşüncelerini ve sırlarını da kapsayan temel bir insan hakkıdır. Anayasamızın 20. maddesi ile güvence altına alınan bu hak, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir” diyerek bu alanın dokunulmazlığını vurgular. Bu dokunulmazlığın ihlali ise Türk Ceza Kanunu‘nda (TCK) ciddi yaptırımlara bağlanmıştır.

Bu makalede, TCK 134. maddesinde düzenlenen “özel hayatın gizliliğini ihlal suçu“nu tüm yönleriyle ele alacak; özel hayatın ne anlama geldiğinden başlayarak, suçun cezalarına, eşler arasındaki duruma ve şikayet süreçlerine kadar en çok merak edilen soruları net bir şekilde yanıtlayacağız.

Özel Hayatın Gizliliği Nedir ve Neleri Kapsar?

Özel hayat, bir kişinin kamuya kapalı olan, başkaları tarafından bilinmesini veya görülmesini istemediği, yalnızca kendisi ve izin verdiği kişilerle paylaştığı kişisel yaşam alanıdır. Bu alan, bireyin “gizli dairesi” olarak kabul edilir ve modern hukukta sıkı bir koruma altındadır. Özel hayatın kapsamı oldukça geniştir ve sadece konut mahremiyeti ile sınırlı değildir.

Özel hayatın gizliliğine örnekler şunları içerebilir:

  • Bir kişinin cinsel yaşamı ve tercihleri.
  • Başkalarıyla yaptığı özel telefon görüşmeleri veya dijital yazışmalar (WhatsApp, Instagram vb.).
  • Evinde veya kişisel alanında (örneğin otel odası) gizlice çekilmiş görüntüleri veya ses kayıtları.
  • Kişisel mektupları, günlükleri veya e-postaları.
  • Mali durumu, sağlık bilgileri veya aile içi meseleleri.
  • Bir kişinin bilgisi dışında arabasına veya çantasına yerleştirilen dinleme veya izleme cihazları.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası (TCK 134)

Türk Ceza Kanunu, bu hassas alanı korumak için suçu iki temel başlık altında düzenlemiştir: Gizliliği ihlal etmek ve ihlal yoluyla elde edilen verileri ifşa etmek (yayınlamak).

Gizliliği İzleyerek veya Kaydederek İhlal Etme (TCK 134/1) Bu, suçun temel şeklidir. Bir kişinin özel yaşam alanına müdahale ederek onu izlemek veya dinlemek bu suçu oluşturur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası  bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer bu gizlilik ihlali, görüntü veya seslerin kayda alınması (örneğin gizli kamera veya ses kayıt cihazı kullanılması) suretiyle işlenirse, ceza bir kat artırılır. Yani ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis olabilir.

Görüntü veya Sesleri İfşa Etme (Yayınlama) (TCK 134/2)

Bu, çok daha ağır bir suç tipidir. Kişinin özel hayatına ilişkin hukuka aykırı olarak elde edilmiş görüntü veya seslerin başkalarına gösterilmesi, gönderilmesi veya internette paylaşılması halinde kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca Basın Yoluyla İşlenmesi halinde ise ifşa edilen bu verilerin basın ve yayın (internet siteleri, sosyal medya, gazete vb.) yoluyla yayımlanması durumunda da aynı ceza uygulanır.

Eşler Arasında Özel Hayatın Gizliliği

Toplumda en sık karşılaşılan ve en çok merak edilen konulardan biri de evlilik birliği içinde eşlerin birbirlerinin özel hayatına müdahale edip edemeyeceğidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre evlilik, eşlere birbirlerinin özel hayatını sınırsızca ihlal etme hakkı tanımaz.

  • Bir eşin, diğer eşin telefonunu gizlice karıştırması, WhatsApp veya sosyal medya mesajlarını okuması,
  • Aldattığı şüphesiyle arabasına veya çantasına ses kayıt cihazı ya da takip cihazı yerleştirmesi,
  • Habersizce özel konuşmalarını kaydetmesi,

gibi eylemler, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Boşanma davasına delil elde etme amacı dahi bu eylemleri hukuka uygun hale getirmez. Aldatıldığını düşünen eşin bu yollarla elde ettiği deliller hem boşanma davasında “hukuka aykırı delil” olarak kabul edilip kullanılamaz hem de bu delilleri elde eden eş hakkında şikayet üzerine ceza davası açılabilir. Ankara boşanma avukatı desteği ile danışarak bu hassas konular hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Özel Hayatın Gizliliği Şikayete Tabi Midir?

Evet. TCK Madde 139’a göre, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK 134) şikayete tabidir. Yani, savcılığın veya polisin soruşturma başlatabilmesi için mağdurun bizzat şikayetçi olması gerekir. Şikayet olmadan devlet, kendiliğinden harekete geçemez.

Özel Hayatın Gizliliği Şikayet Süresi Ne Kadardır?

Mağdur, hem suçu (örneğin videosunun çekildiğini) hem de faili (videoyu çeken kişiyi) öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır. Bu 6 aylık süre, hak düşürücü bir süredir. Süre geçirildiği takdirde şikayet hakkı kaybedilir ve fail hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılamaz.

Dava Zamanaşımı Süresi

Bu suç için genel dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Mağdur, 6 aylık şikayet süresini kaçırmadığı sürece, bu 8 yıllık süre dolmadan fail hakkında dava açılmasını sağlayabilir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna bakmakla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi‘dir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Konu hakkında uzman bir asliye ceza avukatı desteği almanız önemli olabilir.

Sonuç

Özel hayatın gizliliği, bireyin temel onurunun ve özgürlüğünün bir parçasıdır. Özellikle dijitalleşen dünyada bu hakkın korunması daha da önem kazanmıştır. Türk Ceza Kanunu, bu hakkı ihlal eden eylemlere karşı ciddi cezai yaptırımlar öngörmektedir. Unutulmamalıdır ki, evlilik birliği dahi bu özel alanı ortadan kaldırmaz ve eşler arasında işlenen ihlaller de suç teşkil eder. Bu suçun şikayete tabi olması ve 6 aylık hak düşürücü süre gibi teknik detaylar içermesi nedeniyle, mağdur olan kişilerin hak kaybı yaşamaması adına sürecin en başından itibaren konusunda uzman bir Ankara ceza avukatı ile hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. Haklarınızın korunması ve adaletin sağlanması için hukuki destek almaktan çekinmeyin.

Yasemin Berna Aslanbay

Avukat Yasemin Berna Aslanbay, 2015 yılında Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. Avukatlık stajını bitirmesinin ardından yaptığı mesleki faaliyetlerinin ardından Aslan & Duran Hukuk Bürosu kurucu avukatı olarak meslek hayatına devam etmektedir. Aynı zamanda Adalet Bakanlığı Arabuluculuk siciline kayıtlı arabulucudur. İş hukuku uzman arabulucusu olarak özellikle Ankara iş hukuku ve Ankara ticaret hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapmakta olan Avukat Yasemin Berna Aslanbay evli ve 2 çocuk annesidir.

All stories by:Yasemin Berna Aslanbay