Evlilik birliğinin en temel yükümlülüklerinden biri olan birlikte yaşama ilkesinin ihlali, Türk Medeni Kanunu‘nda “terk” olarak tanımlanmış ve özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Eşinizin haklı bir neden olmaksızın ortak konutu terk etmesi ve geri dönmemesi, sizi hem duygusal bir boşluğa hem de hukuki bir belirsizliğe sürükleyebilir. Peki, bu durumda haklarınız nelerdir ve terk nedeniyle boşanma davası nasıl açılır? Bu süreç, kanunda çok katı ve teknik şartlara bağlanmıştır: en az 6 aylık ayrılık süresi ve usulüne uygun şekilde gönderilmiş bir “eve dön” ihtarının sonuçsuz kalması gibi. Bu rehberde, boşanma nedenlerinden birisi olan terk nedeniyle boşanma davası açmanın tüm şartlarını, ihtarname sürecini ve davanın nasıl ispatlanacağını adım adım açıklıyoruz.
Terk Nedeniyle Boşanmanın 4 Şartı
Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek, kanunda çok net ve katı kurallara bağlanmıştır. Bu davanın kabul edilebilmesi için aşağıda sayılan dört şartın hepsinin bir arada (kümülatif olarak) gerçekleşmiş olması zorunludur. Şartlardan birinin bile eksik olması, davanın reddedilmesi için yeterlidir.
1. Eşlerden Birinin Ortak Konutu Terk Etmesi Bu şart, iki şekilde gerçekleşebilir:
- Gerçek Terk: Eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla, haklı bir nedeni olmaksızın ortak konuttan fiziken ayrılması ve geri dönmemesidir.
- Yapıntı Terk (Kovma veya Eve Almama): Bu durumda evi terk eden aslında diğer eştir. Bir eşin, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlaması (örneğin şiddet uygulayarak evden kaçmasına neden olması) veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellemesi (örneğin kilidi değiştirmek) halinde, hukuken evi terk etmiş sayılır. Bu durumda, evi terk etmek zorunda kalan eş, terk nedeniyle boşanma davası açabilir.
2. Terk Eyleminin Haklı Bir Nedene Dayanmaması Davanın kabulü için, evi terk eden eşin bu eyleminde haksız olması gerekir. Eğer eş, diğer eşin ağır kusurlu davranışları (şiddet, onur kırıcı davranış, evin ihtiyaçlarını karşılamama vb.) nedeniyle ortak konutta yaşaması kendisinden beklenemeyecek hale geldiği için evi terk etmişse, bu haklı bir sebeptir ve terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
3. Terk Eyleminin En Az 6 Ay Sürmesi Eşin ortak konutu terk etmesinin üzerinden, dava açılacağı tarihe kadar en az altı aylık kesintisiz bir sürenin geçmiş olması zorunludur. Bu altı aylık süre içerisinde, terk eden eşin samimi bir niyetle ortak konuta geri dönmesi halinde süre kesilir ve yeniden başlar. Ancak, sadece dava açılmasını engellemek amacıyla yapılan, samimi olmayan kısa süreli geri dönüşler, Yargıtay kararlarına göre süreyi kesmez.
4. Eve Dönmesi İçin İhtar Çekilmesi ve Sonuçsuz Kalması Bu, davanın en teknik ve en önemli şartıdır. Terk edilen eş, terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçtikten sonra, evi terk eden eşe mahkeme veya noter kanalıyla bir “ihtarname” göndermelidir. Bu ihtarnamede özetle:
- Terk eden eşin iki ay içinde ortak konuta geri dönmesi istenir.
- Geri dönmemesi halinde terk sebebine dayalı boşanma davası açılacağı bildirilir.
- Geri dönmesi istenen evin adresi açıkça belirtilir ve evin kapısının kendisine açık olduğu taahhüt edilir.
İhtarın tebliğinden itibaren iki ay içinde eş geri dönmezse, dördüncü şart da tamamlanmış olur ve terk edilen eş boşanma davası açma hakkı kazanır. Bu ihtar çekilmeden açılan davalar, usulden reddedilir.
Bu yazımızla birlikte Zina Nedeniyle Boşanma Davası ve Hukuki Süreç başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
En Kritik Adım: “Eve Dön” İhtarı Nasıl Çekilir?
Terk nedeniyle boşanma davasının en önemli ve en çok usul hatası yapılan adımı, terk eden eşe gönderilen resmi çağrı, yani ihtarnamedir. Bu ihtar, bir dava şartıdır; yani usulüne uygun bir ihtar gönderilip sonuçsuz kalmadıkça, mahkeme davayı esastan incelemeden reddeder. Bu nedenle sürecin hatasız yönetilmesi kritik öneme sahiptir.
İhtar Ne Zaman Çekilebilir?
İhtar, terk eyleminin hemen ardından çekilemez. Terk edilen eşin, ihtar gönderebilmesi için terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olması gerekir. Kanun koyucu, bu dört aylık süreyi, eşlerin barışma ihtimaline karşı bir “bekleme ve düşünme” süresi olarak öngörmüştür.
İhtar Nereden ve Nasıl Gönderilir?
İhtar, iki resmi kanal üzerinden gönderilebilir:
- Mahkeme Aracılığıyla: Yetkili Aile Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile talep edilir.
- Noter Aracılığıyla: Herhangi bir noterliğe başvurularak ihtarname düzenletilebilir.
Her iki durumda da hazırlanan ihtar metni, resmi tebligat kurallarına göre terk eden eşin bilinen en son adresine gönderilir. Eğer eşin adresi bilinmiyorsa, bu durumda daha karmaşık bir prosedür olan ilan yoluyla tebligat yapılması gerekir.
Konu ile ilgisi nedeniyle daha önce yazmış olduğumuz Yabancı Uyruklu Eşten Boşanma Davası başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Geçerli Bir İhtarın İçeriğinde Neler Olmalıdır?
İhtarın hukuken geçerli sayılabilmesi için aşağıdaki unsurları eksiksiz bir şekilde içermesi zorunludur:
- Samimi Bir Geri Dönme Çağrısı: İhtar, eşi eve davet eden samimi bir dil içermelidir. Kötü niyetli veya sadece dava açmak için gönderildiği anlaşılan ihtarlar geçersiz sayılabilir.
- İki Aylık Kesin Süre: Eşin eve dönmesi için tebligatın kendisine ulaştığı tarihten itibaren en az iki ay (60 gün) süre verildiği açıkça belirtilmelidir.
- Dönülecek Konutun Açık Adresi: Eşin hangi adresteki, hangi konuta dönmesi gerektiği net bir şekilde yazılmalıdır. Bu konutun kapısının kendisine açık olduğu ve güvenli bir şekilde yaşayabileceği taahhüt edilmelidir.
- Yol Masrafları: İhtarda, terk eden eşin dönüş için yol masraflarının talep etmesi halinde karşılanacağı belirtilmelidir.
- Dava Uyarısı: İki aylık süre içinde eve dönülmemesi halinde, terk nedeniyle boşanma davası açılacağı net bir şekilde ifade edilmelidir.
İhtarın Sonuçsuz Kalması Ne Demektir?
İhtarın eşe tebliğ edilmesinden itibaren iki aylık süre dolmasına rağmen, terk eden eşin haklı bir gerekçe olmaksızın ortak konuta dönmemesi, “ihtarın sonuçsuz kalması” anlamına gelir. Bu iki aylık sürenin bittiği an, terk edilen eş için terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı doğmuş olur.
Terk Eden Eşin Nafaka, Tazminat ve Mal Paylaşımı Hakları
Ortak konutu haklı bir neden olmaksızın terk etmek, evlilik birliğinin sadakat ve birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal eden ağır bir kusurlu davranış olarak kabul edilir. Bu kusur durumu, boşanmanın finansal sonuçları olan nafaka, tazminat ve mal paylaşımı üzerinde doğrudan etkilere sahiptir.
Nafaka Hakkı Üzerindeki Etkisi
Bu, terk eyleminin en net ve en önemli sonucudur. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmada kusuru daha ağır olan taraf, diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edemez.
- Terk Eden Eş: Eğer bir eş, haklı bir gerekçesi olmadan ortak konutu terk etmiş ve bu durum mahkemede ispatlanmışsa, “kusurlu” kabul edileceği için, boşanma sonrasında yoksulluğa düşecek olsa bile yoksulluk nafakası alma hakkını büyük ölçüde kaybeder.
- Terk Edilen Eş: Terk edilen ve kusuru daha az olan eş ise, diğer şartların da varlığı halinde, terk eden eşten yoksulluk nafakası talep edebilir.
- İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Bu durumdan etkilenmez. Çocuğun velayeti kimde kalırsa, diğer eş çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Çocuğun nafakası, ebeveynlerin kusur durumuna bakılmaksızın belirlenir.
Tazminat Hakkı Üzerindeki Etkisi
Terk eylemi, terk edilen eşin kişilik haklarına bir saldırı niteliği taşıyabilir.
- Terk Edilen Eş: Evlilik birliğinin fiilen sona ermesine neden olan bu kusurlu davranış nedeniyle yaşadığı manevi sıkıntı, üzüntü ve sosyal zorluklar için terk eden eşten manevi tazminat talep edebilir.
- Terk Eden Eş: Kusurlu taraf olduğu için, kural olarak manevi tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Mal Paylaşımı Üzerindeki Etkisi
Bu, en çok yanlış bilinen konulardan biridir. Eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri mallar (“edinilmiş mallar”), yasa gereği yarı yarıya paylaşılır.
- Genel kural olarak, eşlerden birinin evi terk etmesi veya kusurlu olması, edinilmiş malların yarı yarıya paylaşılması kuralını etkilemez. Yani, “eşim evi terk etti, mallardan daha az pay alır” düşüncesi hukuken doğru değildir.
- İstisna: Kanun, sadece zina veya hayata kast gibi çok ağır durumlarda, hakime kusurlu eşin payını hakkaniyete göre azaltma veya tamamen kaldırma yetkisi tanımıştır. Terk eylemi, tek başına bu istisna kapsamında değerlendirilmez.
Bu üç konunun netleştirilmesi, terk nedeniyle boşanma davası açmayı düşünen bir kişinin, davanın potansiyel sonuçlarını anlaması açısından hayati önem taşır.
Terk Nedeniyle Boşanma Davası Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Evi terk etmek zina sayılır mı?
Hayır, sayılmaz. Bu iki boşanma sebebi birbirinden tamamen farklıdır. Hukuken zinanın oluşabilmesi için evlilik dışı bir cinsel birlikteliğin yaşanmış olması gerekir. Eşin evi terk etmesi, sadakat yükümlülüğünü ihlal etse de tek başına zina suçunu oluşturmaz.
Eşim sürekli evi terk edip geri dönüyor, dava açabilir miyim?
Bu durumda, “terk nedeniyle boşanma davası” açmak zordur çünkü kanunun aradığı kesintisiz 6 aylık süre şartı oluşmamaktadır. Ancak, eşin sürekli evi terk etmesi, ortak hayatı çekilmez hale getirdiği ve evlilik birliğini temelinden sarstığı için, bu davranışa dayanarak “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (şiddetli geçimsizlik) adı verilen genel boşanma sebebine dayanarak dava açabilirsiniz.
İhtar çektikten sonra eşim eve dönerse ne olur?
Eğer terk eden eş, kendisine tebliğ edilen ihtara uyarak verilen 2 aylık süre içinde ortak konuta samimi bir niyetle geri dönerse, “terk” eylemi hukuken sona ermiş sayılır. Bu durumda, artık terk sebebine dayanarak boşanma davası açma hakkınız ortadan kalkar ve evlilik birliği devam eder.
Haklı nedenle evi terk etme sebepleri nelerdir?
Eşin evi terk etmesinin haklı sayılabilmesi için, ortak konutta kalmasının kendisinden beklenemeyecek kadar ağır bir durumun olması gerekir. Yargıtay kararlarına göre; fiziksel şiddet görmek, ağır hakaretlere veya onur kırıcı davranışlara maruz kalmak, evden kovulmak, diğer eşin ahlaka aykırı bir yaşam sürmesi veya evin temel ihtiyaçlarının (ısınma, gıda vb.) diğer eş tarafından kasten karşılanmaması gibi durumlar haklı terk sebepleri olarak kabul edilmektedir.
Sonuç: Terk Davasında Doğru Adımları Atmak
Görüldüğü gibi, terk nedeniyle boşanma, kanunda en katı usul şartlarına bağlanan özel ve teknik bir boşanma sebebidir. Altı aylık kesintisiz ayrılık süresi ve usulüne uygun şekilde gönderilmiş bir “eve dön” ihtarının sonuçsuz kalması gibi, biri bile eksik olduğunda davanın reddedilmesine neden olacak kümülatif şartlar içerir.
Bu teknik süreçte, özellikle ihtarname aşamasında yapılacak en ufak bir hata, haklıyken davanızı kaybetmenize yol açabilir. Bu nedenle, hak kaybı yaşamamak ve davanızı en sağlam temeller üzerine kurmak için, bu alanda tecrübeli bir Ankara boşanma avukatı ile süreci yönetmeniz kritik önem taşımaktadır. Aslan Duran Hukuk Bürosu olarak, terk nedeniyle boşanma davalarının tüm teknik ve hassas aşamalarında müvekkillerimize hukuki rehberlik sunmaktayız.
Leave a Reply