Uyuşturucu madde suçları, ceza hukukunun en ağır yaptırımları içeren ve uygulamada en çok tartışma yaratan alanlarından biridir. Bir kişinin uyuşturucu maddeyle yakalanması durumunda, bu eylemin kullanım amacı mı taşıdığı yoksa ticaret kastıyla mı gerçekleştirildiği, ceza miktarını doğrudan etkileyen kritik bir ayrımdır. Türk Ceza Kanunu’nun 188. ve 191. maddeleri çerçevesinde düzenlenen bu suç türleri, hem savunma stratejileri hem de yargılamanın seyri açısından titizlikle değerlendirilmelidir. Bu yazımızda, uyuşturucu madde kullanma ve ticareti suçları arasındaki farklara, Yargıtay kararlarına ve delil değerlendirme kriterlerine ışık tutacağız.
Uyuşturucu Madde Suçları
Uyuşturucu madde bulundurma eylemlerine yönelik olarak günümüz ceza yargılama dosyalarında çözümlenmesi gereken sorunlardan biri, eylemin uyuşturucu madde ticareti suçunu mu yoksa kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu mu oluşturacağı hususudur. Bu çalışmamızda konuya yerleşmiş yargısal kararlar ışığında açıklık getirilirken, öncelikle her iki suçun tipik unsurları ve cezasına yer verilecek, suçlar arasındaki temel farklar ortaya konulduktan sonra, etkin pişmanlık hükümlerine değinilip uyuşturucu madde suçlarında arama ve iletişim tespit işlemlerinin ceza muhakemesi, kanunu hükümlerine uygun olması gerektiği hususuna vurgu yapılacaktır.
Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçu ve Cezası
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrasında;
Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden ve bulunduran kişilerin, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca, uyuşturucu madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezasının on beş yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı maddenin 4. Fıkrasının a bendinde uyuşturucu-uyarıcı maddenin niteliğine göre bir artırım öngörülmüş, maddenin eroin, kokain, morfin, bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması halinde suç işleyen kişiye verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir.
Diğer taraftan aynı fıkranın “b” bendinde ise uyuşturucu-uyarıcı maddenin satıldığı- satışa arz edildiği suç yerine göre bir artırım nedeni daha düzenlenmiştir. Buna göre, uyuşturucu madde ticareti eyleminin okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde de verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçunun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat daha artırılacaktır.
Bu bölümle ilgili olarak daha önce yazmış olduğumuz Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu başlıklı makalemizi de okuyabilirsiniz.
Kullanmak Amacıyla Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu ve Cezası
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191. Maddesinde ise kısaca uyuşturucu madde kullanma ya da kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu düzenlenmiştir.
Buna göre, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişilerin iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Bu suçun da okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Fakat bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecek, erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya re’sen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilecektir. Gerek görülmesi hâlinde kişi denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye de tabi tutulabilecektir.
Erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için kişi yılda en az iki defa ilgili kuruma sevk edilecektir.
Görüldüğü gibi kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan kişi hakkında hemen dava açılıp ceza verilmesi söz konusu olmayacak, öncelikle beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Bu şekilde öncelikle denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tedaviye yönlendirilen kişinin cezalandırılmak yerine iyileşerek topluma kazandırılması amaçlanmıştır.
Bu yazımızla birlikte Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu ve Cezası başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Uyuşturucu Madde Kullanma Suçundan Şüphelinin Erteleme Süresi İçinde Yükümlülüklere Uygun Davranması Halinde
Kişi beş yıllık erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Böylece erteleme süresindeki yükümlülüklerine uyan ve yeniden uyuşturucu madde suçlarını kullanma eylemlerinden uzak duran kişi hakkında kamu davası açılması cihetine gidilmeyecek ve soruşturma dosyası kapatılacaktır.
Uyuşturucu Madde Kullanma Suçundan Şüphelinin Erteleme Süresi İçinde Yükümlülüklere Uygun Davranmaması ve İhlal Tespit Edilmesi Durumunda
Kişinin, erteleme süresi zarfında;
- Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
- Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılacaktır, bu eylemleri ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır.
Ayrıca kamu davasının açılmasından sonra, suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci bir defa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyecektir.
Diğer taraftan uyuşturucu madde imal ve ticareti suçundan dolayı yapılan yargılamalarda eylemin kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağının anlaşılması hâlinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir.
Uyuşturucu Madde Bulundurma Eyleminin Kullanmak Amacıyla Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçunu mu Yoksa Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunu mu Oluşturduğunun Tespiti
Kendisinde uyuşturucu madde ele geçen ya da uyuşturucu madde ile yakalanan bir kişinin eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun değerlendirilmesinde esas olan ölçütler yerleşmiş yargısal kararlar ile ortaya konmuştur.
Soruşturma ve kovuşturma makamlarına düşen asıl görev kişinin bulundurma amacının tespit edilmesidir. Bu noktada uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma amacına yönelik olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken bazı kriterler söz konusu olup soruşturma makamlarınca ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir.
Öncelikle, kendisinde uyuşturucu madde ele geçen kişinin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına verme, temin etme, satma, nakletme, sevk, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir eyleminin tavır ve davranışının olup olmadığı belirlenmelidir. Alıcı ile bir araya gelme, alışverişte suç üstü yakalanma, telefon görüşmesi ya da mesajlaşmalarında başkasına temin, satma ya da verme amacının anlaşılması, maddenin vasıta ile bir şehirden bir diğer şehire nakledilirken ele geçmesi gibi durumlarda başka bir kişiye temin maksatlı olarak bulundurulduğundan TCK’nın 188/3. Maddesi uyarınca uyuşturucu madde ticareti suçu oluşacaktır.
Bir diğer husus, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimine dikkat edilmesi gereğidir. Uyuşturucu maddenin şahıslarca tutulduğu yer iyi analiz edilmelidir. Örneğin, uyuşturucu maddenin evde, araçta veya sokakta bulundurulması, her somut olayda farklı değerlendirmelere yol açabilecektir.
Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle ikamet ettiği evinde veya işyerindeki odasında bulundurmaktadır. Evde kişisel kullanım sınırları dahilinde olacak miktarda uyuşturucu maddeyi toplu halde bulundurmak başkaca aleyhe bir delil yoksa kullanma amacını akla getirecektir. Fakat az miktarda da olsa uyuşturucu madde ile birlikte uyuşturucu madde bulaşıklı hassas terazinin de ele geçmesi durumunda ticaret ve satış amacı gündeme gelecektir.
Buna karşın uyuşturucunun ev veya işyerine uzakta, kolayca çıkarılıp alınması mümkün olmayan ve bu hususta zaman gerektiren örneğin başka bir mahalledeki zula, depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir.
Öte yandan uyuşturucu maddenin çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği evde veya yakınında, (bodrumunda, balkonunda vs) hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir. Satışa hazır paketçikler ya da bunu sağlamaya yönelik tedbirler, kendisinde uyuşturucu madde ele geçen kişi hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapılmasına neden olacaktır.
Evinde ele geçen 8 küçük pakette az miktarda uyuşturucu maddeyi kendi kullanımı için satın aldığını ve kullanıcı olduğunu savunan kişinin bu savunmasına paket iç yüzeylerinde parmak izinin tespit edilmesi nedeniyle itibar edilmemiştir. Paketlemeyi kendi yapan kişinin satış hazırlığı yaptığı ve buna bağlı olarak uyuşturucu madde ticareti suçunun oluştuğu kabul edilmiştir.
Benzer bir diğer dosyada bütün halinde bir paket uyuşturucu madde ele geçen ve kullanıcı olduğunu savunan kişi hakkında da paketin üzerine yapıştırılmış koli bandı iç yüzeyinde parmak izinin tespit edilmesi nedeniyle uyuşturucu madde ticareti suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
Bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarı da bir diğer ölçüt olarak kabul edilmiştir. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle farklı etkileri olan değişik nitelikte eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilmelidir.
Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin yaşı, cinsiyeti, fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermektedir. Adli dosyalara yansıyan durumlardan Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında, esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Örneğin esrar kullanma alışkanlığı olan kişiler birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini alışkanlıkları sebebiyle tedbiren yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabilmektedir. Esrar kullanan kişilerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bu şekildeki bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı, başkalarına devir, nakil, sevk, temin ya da satış amacı ile hareket edildiği kabul edilmelidir.
Evinde yapılan aramada iki parça halinde 2 kg uyuşturucu madde bulunan sanığın kullanıcı olduğu yönündeki savunmasına madde miktarına göre itibar edilemeyecektir.
Emniyet görevlilerince daha önce hakkında uyuşturucu bulundurmaktan işlem yapıldığı için bilinen ve tanınan sanığın, olay tarihinde uyuşturucu maddeyi kolaylıkla satabileceği köylü garajında yakalanması, yapılan üst aramasında montunun cebinde satışa hazır dokuz ayrı pakete sarılı esrar maddesinin bulunması, sanığın yaklaşık altı ay önce de yakalandığı yerin yakınlarında benzer şekilde satışa hazır beş ayrı pakete sarılı esrar maddesiyle yakalanmış olması göz önüne alındığında, ele geçen net olarak 9,5 gram esrar elde edilebilecek toplam 27 gram uyuşturucu maddeyi uyuşturucu madde ticareti yapma amacıyla bulundurduğu kabul edilmiştir. Failin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan değil uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Şüphe üzerine yapılan üst aramasında montunun cebinde birer içimlik üç ayrı pakete sarılı esrar ele geçen ve evine doğru gittiği tespit edilen sanığın eylemi kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
Böylelikle sanığın uyuşturucu maddeyi böyle bir ticari amaçla mı yoksa yalnızca kendi kullanımı için mi bulundurduğu benzer kriterler göz önüne alınarak tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir.
Kimi dosyalarda sanığın usulüne uygun şekilde elde edilen iletişim tespit içerikleri de ticaret yapma niyetini ortaya koyabilecektir.
Uyuşturucu madde ticareti suçunda düzenlenen ve müeyyideye bağlanan seçimlik hareketler; uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak satmak, satışa arzetmek, başkalarına vermek, sevk etmek ya da nakletmektir. Nakletme, bir kimsenin, maliki veya zilyedi bulunduğu uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi kullanma dışında bir amaçla bir yerden başka bir yere, bizzat kendisi ya da kendisine bağlı olarak çalışan kişiler tarafından götürülmesi olarak anlaşılmalıdır.
Bu bağlamda ihbar üzerine verilen arama kararına istinaden aracında yapılan aramada 1.300 gram uyuşturucu madde ele geçen sanığın eyleminin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Öte yandan uyuşturucu madde suçlarından hakkında koruma tedbirlerine başvurulmuş olan kişilerin usulüne uygun iletişim tespitlerinin titizlikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasal zeminde ticaret yapan bir kişinin, alım satımını yaptığı şeylerin ismini, miktarını, fiyatını açıkça konuşması normal ve beklenen bir davranış iken, sanığın yaptığını iddia ettiği ticari faaliyeti şifreli kelimelerle icra etmeye çalışması, miktar ve birim fiyata ilişkin kavramları hiç kullanmaması da yasal olmayan bir şeyin satışını yaptığını göstermektedir. İletişim tespit kararı ile ortaya çıkan konuşmalarında şifreli kelimeler kullanan, satışını yaptığı şey hakkında konuşurken tedirgin olan, kendisinin görevlilerce dinlenildiğinden şüphelenen sanıkta 7 paket uyuşturucu madde ele geçmiş , uyuşturucu madde ticareti suçunun sabit olduğu kabul edilerek TCK’nın 188/3. maddesi uyarınca cezalandırılmasına yönelik hüküm kurulmuştur.
Sanıkların tüm aşamalarda istikrarlı biçimde uyuşturucu madde (esrar) kullandıklarını ancak uyuşturucu madde ticareti yapmadıklarını savunmaları, sanıkların kanlarında THC (esrar) maddesinin bulunması, ele geçen net 1,2 gram esrarın kişisel kullanım sınırları içinde kalması, sanıkların ev ve üstlerinde yapılan aramada başka bir uyuşturucu-uyarıcı maddenin ele geçirilememiş olması, uyuşturucu maddenin kolayca erişilebilecek biçimde toplam 2 adet sigara paketi içinde bulundurulması, istihbari bilgi dışında sanıkların savunmalarının aksini gösterir delil elde edilememesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işledikleri şüphe boyutunda kaldığından kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan ceza verilmesi gerekmiştir.
Kişi cebinde 50 gram esrar ile yakalanmıştır ve bunu kişisel kullanım için bulundurduğunu söylemiş olup, kanında ve idrarında da uyuşturucu madde tespit edildiğinden kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılmalıdır.
Evinden bir miktar uyuşturucu madde bulundurduğu yönünde gelen ihbar üzerine yapılan usulüne uygun aramada evinde yatak odasında 10 gram metamfetamin bulunmuştur. Kullanma amacıyla bulundurduğunu söyleyen sanığın savunmasının aksine bu miktar maddeyi ticari amaçla bulundurduğu hususunda kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından, suç niteliği yönünden de şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunun oluştuğu kabul edilmelidir.
Sanıkların kiralamış oldukları araçta ihbar üzerine durdurularak yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu madde dışında, sanıkların uyuşturucu maddeyi ticari amaçla naklettiği yolunda bir kanıtın elde edilememesi, net 393,5 gram uyuşturucu madde miktarının iki kişinin kişisel kullanım sınırları içinde olması, sanıkların tüm aşamalarda araçta bulunan uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurdukları yönündeki aksi kanıtlanamayan savunmalarına itibar edilmelidir.
Görüldüğü gibi bu tür durumlarda, maddenin miktarı ve failin davranışlarına göre kişisel kullanım sınırlarında olduğu değerlendirilirse, 5237 sayılı TCK’nın 191. Maddesi uyarınca kapsamında işlem yapılacaktır.
Uyuşturucu Suçlarında Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 192. maddesinde uyuşturucu madde ticareti ve kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarına ilişkin etkin pişmanlık hükümleri öngörülmüştür.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti ya da kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarını işlemiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri açıklar ya da maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirme yükümlülüğü doğmayacaktır.
Uyuşturucu madde ticareti ve kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçları ile ilgili olarak yerleşmiş yargısal kararlarda işaret edilen hususların dosyalardaki olay öyküleriyle açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Kendisinde net 200 gram uyuşturucu madde ele geçen sanığın uyuşturucu maddeyi aldığı kişilerin adını vermek suretiyle o kişilerin suçlarının ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiğinin anlaşılması karşısında; hakkında 5237 sayılı TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Sanıkların, hakkında herhangi bir suç bilgisi bulunmayan, aynı suçtan mahkum olup, hükmü temyiz etmeyen sanık X’in de esrar içtiğini belirterek, X’in suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiklerinin anlaşılması karşısında; haklarında 5237 sayılı TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Başka bir uyuşturucu veya uyarıcı madde suçunu işleyen şahıs yönünden yapılan hizmet ve yardım da 5237 sayılı TCK m.192/3’e konu olabileceği açıklanmıştır.
Üst aramasında kullanma sınırları dahilinde az miktarda uyuşturucu madde ele geçen sanığın aynı gün sabah saatlerinde X’e uyuşturucu madde verdiğini açıklamak suretiyle ikrarı ile kendi uyuşturucu madde ticareti suçunun ortaya çıkmasına yardım ettiği anlaşıldığından hakkında, etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrası gereğince cezasından indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Evinde bir miktar uyuşturucu madde ele geçen kişinin bu madde dışında kendisine ait başkaca uyuşturucu maddenin işyerinde de bulundurduğunu belirtmesi ve kolluk görevlilerine bu maddeleri teslimi halinde failin bu fiilini, TCK m.192/3 uyarınca etkin pişmanlık hükmü kapsamında değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir.
İstihbari bilgi üzerine verilen usulüne uygun arama kararı sonrasında evinde yapılan aramada herhangi bir madde ele geçmeyen ve suç unsuruna rastlanmayan sanığın kolluk görevlilerine verdiği ifadede uyuşturucu maddeyi zulaladığı yeri söyleyerek suçunun ortaya çıkmasına yardım hizmet etmesi nedeniyle hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak cezasından indirim yapılmıştır.
Uyuşturucu Madde Suçlarında Arama ve İletişim Tespit İşlemlerinin Ceza Muhakemesi Kanunu Hükümlerine Uygun Olması Gerektiği
Arama ve Elkoyma Hükümleri ve Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları
Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu ile kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçları ile ilgili soruşturmalarda savunma adına vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri kişinin üst araması ya da konutunda veya arabasında yapılan arama ile iletişim tespitinin Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine uygun olup olmadığıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sanığın evinde hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen arama işlemi sonucu elde edilen maddi delil ile buna ilişkin düzenlenen tutanağın, hükme esas alınmaması gerektiğine karar verilmiştir. Arama işlemi hukuka uygun değilse ele geçen madde ne olursa olsun sanık aleyhine değerlendirilmeyecek ve sanığın beraatine hükmolunacaktır. Bu hususta sanık adına savunma yapılırken öncelikle arama ve iletişim tespitine ilişkin usul işlemlerinin kanuna uygun olup olmadığının tespiti üzerinde durulmalıdır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Arama kararı” başlıklı 119. Maddesine göre, Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler.
Bununla birlikte, kolluk amirinin yazılı emri ile konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılamayacaktır. Sözü edilen bu yerlerde arama hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilecektir.
Arama kişilerin konutları, konutlarının eklentileri, iş yerleri, araçları, üstleri, eşyaları, çantaları vs. üzerinde yapılmaktadır. Vurgulanması gereken diğer husus ise kişinin üstünde yapılan aramanın beden muayenesi boyutuna varmaması gerekliliğidir. Zira, beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması aramadan farklı hükümlere tabi kılınmış olup cinsel organlar veya anüs bölgesine bakılması iç beden muayenesi sayılmaktadır. Bu bölgeler haricindeki ağız, koltuk altı gibi beden boşlukları ile ayak, kol, saç arası gibi vücut bölgelerine tıbbi araç veya yöntemler kullanılmaksızın bakılması arama hükümlerine tabi olacaktır.
Aramanın öncelikle özel hayatın gizliliği olmak üzere bir takım temel hak ve özgürlüklere önemli bir müdahale niteliğinde olduğu da unutulmamalıdır. Bunun dışında aranan yer ve icra ediliş şekline göre aramanın konut dokunulmazlığına, kişi özgürlüğüne, seyahat özgürlüğüne ve vücut bütünlüğüne müdahale oluşturması da mümkün olacaktır. Bu nedenle belirtilen temel hak ve özgürlükler bağlamında Anayasamızdaki ve uluslararası belgelerdeki aramayla ilgili hükümlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti ya da kullama amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçları açısından aramanın hukuka aykırı olmasının ceza muhakemesi açısından sonucu, arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınamamasıdır. 5271 sayılı CMK‘nun 217. Maddesinin 2. fıkrasında; ” Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” şeklindeki düzenlemeyle hakimin ancak hukukun izin verdiği yöntemlerle elde edilen delilleri dikkate alabileceği hüküm altına alınmıştır.
5271 sayılı CMK’nun 217. maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin gerekçede; “Maddenin son fıkrası, usul hukuku yönünden olağanüstü önem taşıyan ve adil yargılama ile bağlantılı bir ilkeyi belirtmektedir. İlke, delilin doğruluğunu, haklılığını hakkaniyete uygunluğunu sağlamak amacını gütmektedir. Böylece ister soruşturma ister kovuşturma evrelerinde olsun, hukuka aykırı olarak, örneğin, işkence, narko analiz, hataya sürükleyici eylemler, sorgulamalar, baskılar, kişinin fizik ve moral bütünlüğüne saldırılar yolu ile elde edilmiş deliller hükme esas alınamayacaktır” denilerek, delilin hükme esas alınmasına engel oluşturan usul ve yasaya aykırılıkların aslında sanığın temel insan haklarını ihlal eden aykırılıklar olduğu vurgulanmıştır.
Adli aramaya karar verme yetkisinin esasen hakime ait olmasının asıl nedeni aramanın temel hak ve özgürlükleri ihlal etme keyfiyetidir. Hukuk devleti olmanın bir gereği olarak hâkim arama işleminin hem kanuna hem de amacına uygunluğunu gözeterek karar verecektir. Bununla birlikte istisnai olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hâkim kararı olmaksızın Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlilerinin arama yapabilecekleri, fakat konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda aramanın, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabileceği kabul edilmiştir. Bu usullere uygun şekilde icra edilmeyen arama sonucunda elde edilen deliller hükme esas alınamayacaktır. Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu ya da kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçu açısından Anayasamız ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi hükümlerine uygun şekilde gerçekleştirilmeyen arama sonucunda ele geçen uyuşturucu madde hükme esas alınamayacağından sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilemeyecektir.
Örneğin kişinin evinde hakim kararı olmaksızın arama yapılması veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emiri dahi olmaksızın aramanın icra edilmesi halinde elde edilen deliller hükme esas alınamayacağından, uyuşturucu madde ele geçmiş olsa dahi yüklenen suç hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delille ispat edilemediğinden sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekecektir.
Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Tespiti Tedbirinin Uyuşturucu Madde Suçlarında Uygulanması
Diğer taraftan uyuşturucu madde ticareti yapma suçu açısından Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olan koruma tedbirleri arasında yer alan telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbirinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri 5271 sayılı CMK’nun 135 ila 138. maddelerinde düzenlenmiş olup, 135. maddede iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi olmak üzere dört çeşit tedbire yer verilmiş, tedbirlerin yerine getirilme şartları ve usulü düzenlenmiş, verilecek kararların içeriği ve uygulama süresine ilişkin olarak ayrıntılı düzenleme yapılmıştır. Kanunun 136. maddesinde, 135. maddede sayılan tedbirlerin uygulanmasına ilişkin olarak şüpheli veya sanığın müdafii için öngörülen istisnalar belirtilmiş, 137. maddede telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararlarının ne suretle icra edileceği, kayda alınan iletişim içeriklerinin yazıya dökülmesi, işlemlere son verilmesi ve iletişim içeriğine ilişkin kayıtların yok edilmesi ile ilgililere bilgi verilmesi hususları düzenlenmiş, 138. maddede ise tesadüfen elde edilen deliller konusu hükme bağlanmıştır.
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin koruma tedbirine ilişkin olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 135. maddesinin 8. fıkrasının 7. bendinde dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuyla ilgili de uygulanabileceği belirtilmiştir.
Soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.
Diğer bir söylemle, CMK’nın 135. maddesi anlamında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kaydı alınması, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında iki kişi arasında gerçekleştirilen görüşmenin, ancak bir üçüncü kişi tarafından uygun teknik araçlarla dinlenmesi ve kayda alınması hâlinde mümkün olacaktır. Bu yöntemle elde edilen kanıtların hukuka uygun kabul edilmeleri için de kanunda öngörülen usuller dairesinde bu işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti ya da kullama amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçları açısından tıpkı arama ve el koymaya ilişkin hükümlerde olduğu gibi iletişim tespiti de usul ve yasaya aykırı olması halinde sanıklar aleyhine değerlendirilemeyecek ve hükme esas alınamayacaktır.
Sonuç Olarak
Uyuşturucu ile ilgili suçlarda temel ayrım, failin uyuşturucu maddeyi ticari bir amaçla mı, yoksa kişisel kullanım için mi bulundurduğu noktasında yapılmaktadır. Kişinin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına verme, satma, nakletme, sevk, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediği, uyuşturucu maddeyi bulundurduğu yer ve bulunduruluş biçimi, satışa hazır paketler halinde olup olmaması, maddenin miktarı, sanığın davranışları, iletişim tespitindeki bulgular gibi kriterler dikkate alınarak, eylemin “uyuşturucu madde ticareti” mi yoksa “kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma” suçunu mu oluşturduğu belirlenmektedir. Her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, bu kriterler ışığında maddi gerçeğe ulaşma adına adil bir yargılama süreci yürütülmelidir.
Eğer bir kişi başkalarına uyuşturucu satıyor, veriyor, para karşılığı olmasa dahi temin ediyor, ticaretini yapıyor ya da naklediyorsa 5237 sayılı TCK’nın 188/3. maddesi kapsamında cezalandırılacaktır. Ancak, maddeyi sadece kendi kullanımı için bu amaca matuf bulunduruyorsa, hukuksal durumu TCK’nın 191. maddesi kapsamında değerlendirilecek ve fail öncelikle denetimli serbestlik ile tedavi sürecine yönlendirilecektir. Bu halde erteleme sürecindeki davranışlarına göre hukuki durumu takip edilecektir.
Uyuşturucu ile mücadelede bu ayrımın doğru yapılması, hem hukuki sürecin adil işlemesi hem de bağımlı bireylerin rehabilite edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Sözü edilen suçlardan soruşturma yürütülürken iletişim tespiti ve arama-el koyma gibi muhakeme hukuku işlemlerinin usul ve yasaya uygun olması, aksi takdirde elde edilen bulguların hükme esas alınmaması gereği de adil bir yargılanma açısından savunma adına üzerinde durulması gereken hususlardandır.
Özetle
Uyuşturucu madde suçları, hem ağır cezai sonuçları hem de delil değerlendirmesindeki hassasiyet nedeniyle, uzmanlık gerektiren karmaşık hukuki alanlardır. Eylemin “kullanma amacı” mı yoksa “ticaret amacı” mı taşıdığına ilişkin değerlendirme, çoğu zaman sanığın özgürlüğünü doğrudan etkileyebilecek niteliktedir. Bu nedenle, gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma sürecinde haklarınızın etkin şekilde korunması adına deneyimli bir Ankara ceza avukatı ile çalışmak büyük önem taşır. Alanında uzman bir ceza avukatı, usule aykırı arama ve iletişim tespiti gibi işlemleri tespit ederek, hukuki sürecin adil şekilde yürütülmesini sağlar ve ağır sonuçlar doğurabilecek yanlış yorumlamaların önüne geçer. Eğer siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız, gecikmeden profesyonel hukuki destek almanız hak kaybınızı önleyecektir.
Leave a Reply