Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Cezası ve Nitelikli Halleri

çocuğun cinsel istismarı

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Cezası ve Nitelikli Halleri

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Cezası ve Nitelikli Halleri 960 524 AdminAD24

Çocuğun cinsel istismarı suçu Türk Ceza Kanunu Madde 103 ve devamında detaylıca tanımlanmıştır. Çocuğun cinsel istismarı suçu, suçun işleniş şekli, mağdur ve failin durumları ve buna benzer bir çok yönden karışık bir takım hukuki prosedürleri barındıran bir suçtur. Bu yazımızda, çocuğun cinsel istismarı suçunun tüm yönlerini ele alarak, suçun şikayete tabi olup olmadığı, zamanaşımı süresi, konu hakkındaki örnek yargıtay kararları ve daha bir çok konuya açıklık getirmeye çalıştık.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nedir?

Çocuğun cinsel istismarı suçu nedir? Çocuğun cinsel istismarı suçu; cinsel davranışların anlam ve önemini kavrama yetisine sahip olmayan çocuklara karşı işlenen cinsel davranışlardır. Türk Ceza Kanunumuzun “Tanımlar” başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının b. bendine göre çocuk: Henüz 18 yaşını doldurmamış olan kişidir. Çocukların cinsel istismarı suçu, cinsel davranışa rıza gösteremeyecek nitelikte bulunan çocuklara yönelik olarak gerçekleştirilen cinsel davranışları cezalandırmayı amaç edinmektedir ve Türk Ceza Kanunumuzun 103. maddesinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunumuzun 103. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi ile  hem cinsel istismar kavramını tanımlamış, hem de 15 yaşını tamamlamamış olan çocuklarla diğer çocuklar arasında bir ayrıma gidilerek  bu kavramın uygulama sınırları belirlenmiştir .

Buna göre TCK 103/1. Fıkrasına göre cinsel istismar deyiminden;

  1. On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
  2. Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlaranlaşılır.

Cinsel istismar suçu genellik cinsel saldırı ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarıyla karıştırılmaktadır.

Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu bakımından TCK 104/1’e göre Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere onbeş yaşını tamamlamış henüz 18 yaşını doldurmamış çocuklara kardeş cebir, tehdit, hile olmaksızın gerçekleşen eylem suç olarak sayılmıştır.

Cinsel saldırı suçu ise; TCK102/1 Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir şeklinde düzenlenmiştir. Bu suç bakımından cinsel saldırı eylemine maruz kalan mağdurun rızasının olmaması gerekmektedir. Rıza bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebidir.

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kanunda dört ayrı suç olarak belirtilmiştir: “cinsel saldırı suçu”, “cinsel istismar suçu”, “reşit olmayanla cinsel ilişki suçu”, “cinsel taciz suçu”dur.  Bu  suçla korunmak istenen hukuki değer, cinsel dokunulmazlıktır.

Suç tipleri halk arasında karıştırıldığından suç tiplerine kısaca değinmek istedik.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunun Cezası

Çocuğun cinsel istismarı suçunun cezası; Türk Ceza Kanunu 103/1. maddesinde tanımlandığı gibi, 8 yıldan 15  yıla kadar hapis cezasıdır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlıdır denilmek suretiyle suçun temel halinin cezası belirlenmiştir.

Hangi Davranışlar Cinsel İstismara Girer?

Bu açıklamalar karşısında hangi davranışlar cinsel istismara girer sorusunun cevabı ise;  mağdurlara karşı, mağdurun rızası olmaksızın cinsel tatmin amacıyla temas edilmesi fiiliyle gerçekleşen davranışlar cinsel istismar suçunu oluşturur. Özetle failin bizzat kendi vücuduyla mağdura temas etmesi olabileceği gibi, failin fiilen kontrolünde olan bir cismin mağdura temas ettirilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Önemli olan failin bilinçli ve kontrollü bir şekilde mağdurun vücudundaki herhangi bir yer ile fiziksel temas kurulmasıdır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Şikayete Tabi mi?

Çocuğun cinsel istismarı suçu şikayete tabi mi? Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun veya mağdurun velisinin, vasisinin şikayetine bağlıdır. Şikayet süresi ise suç fiilinin ve suçu işleyen failin öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Bunun yanında basit cinsel istismar suçu ile nitelikli cinsel istismar suçu şikayete tabi değildir.  Bu suçlarda savcılık resen işlem yaparak iddianameyi hazırlamalıdır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Zamanaşımı Süresi

Çocuğun cinsel istismarı suçunda zamanaşımı süresi; söz konusu suç fiilinin veya suçun failinin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu 6 aylık süre içerisinde şikayette bulunulmalıdır. Ancak mağdurun bilincinin yerinde olmadığı bir zamanda nitelikli cinsel istismara uğraması ve bunu uzun bir süre sonra öğrenmiş olması halinde bu 6 aylık süre olay tarihinden değil, mağdurun suç fiilini ve suçun failini öğrendiği tarihten itibaren başlamaktadır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunun Nitelikli Halleri

Çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanunu’nun 103/3. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre;

  1. Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  2. İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
  3. Üçüncü derece dahilkan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
  4. Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
  5. Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

103/4 Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

103/5 Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

103/6 Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunun Şartları ve Unsurları

Suç Fiili

Cinsel istismar suçunda suçu oluşturan fiil, TCK 103. maddesinin 1. fıkrasının a. ve b. bentleri açısından farklı düzenlemeler dahilinde ele alınmıştır.

TCK 103. maddesinin 1. fıkrasının a. bendinde belirtilmiş olan mağdurlara karşı, mağdurun rızası olmaksızın cinsel tatmin amacıyla temas edilmesi fiiliyle cinsel istismar suçu oluşmuş olur. Suç fiili, failin bizzat kendi vücuduyla mağdura temas etmesi şeklinde gerçekleşebileceği gibi failin fiilen kontrolünde olan bir cismin mağdura temas ettirilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Önemli olan, failin kontrollü ve bilinçli hareketlerle mağdurun vücudundaki herhangi bir yer ile fiziksel temas kurmuş olmasıdır.

TCK 103. maddesinin 1. fıkrasının b. bendinde belirtilen mağdurlara karşı ise, her türlü cinsel davranışlar değil, yalnızca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar cinsel istismar suçunu oluşturur.

Mağdur

Cinsel istismar suçu bakımından mağdur, 15 yaşını tamamlamamış, cinsel bütünlüğüne saldırı gerçekleşmiş çocuktur. Fail bakımından her ne kadar bu suç tipinin faili herkes olabilir dediysek mağdur bakımından bu durum geçerli değil. Bu suçun mağduru ancak 15 yaşını tamamlamamış kişiler olabilir.

Mağdurun kanunun aradığı kriterlere göre gruplarsak;

15 yaşını tamamlamamış çocuklar,

15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklar suçun mağdurudur.

Suçun Hukuki Konusu

Suçun hukuki konusundan kasıt bu suç tipinin düzenlenmesinde korunan menfaattir. Diğer bir anlatımla kanun koyucunun bu suç tipini düzenlerken korumayı hedeflediği hukuki yarardır.

Çocuğun cinsel istismarı suçuyla birlikte, çocuğun  sosyal ve psikolojik gelişimleri ile cinsel dokunulmazlıklarını korumak hem de çocukların bireysel çıkarlarını koruyarak toplum düzenini sağlamaktır.

Cinsel Tatmin Kastı

Kural olarak failin TCK 103. Maddesine göre mağdurun vücuduna yönelik eylemlerinin cinsel tatmin kastıyla gerçekleştirmesi gerekmektedir. Kural olarak dememizin sebebi ise suçun nitelikli hallerinde cinsel tatmin amacının aranmadığı kanun gerekçesinde yapmış olduğu atıfla fark edilmektedir.

Somut Olaylara ve Uygulamaya Yönelik Bilgiler

Cezada İndirim ya da Cezasızlık Gerektiren Şahsi Sebepler

Cinsel istismar suçunda cezada indirim ya da cezasızlık gerektiren şahsi sebepler çok fazla değildir. Örneğin Türk Ceza Kanunumuzun genel hükümlerinde yer alan meşru müdafaa, amirin emri veya zorunluluk hali gibi sebeplerin cinsel saldırı suçu açısından uygulama alanı bulması pek de mümkün değildir.

Mağdurun olay esnasında mini etek vb. cinsel arzuları teşvik edebilecek nitelikte kıyafetler giymiş olması durumu, eski yargı kararlarında mağdurun davetkar bir şekilde davranmış olduğu gibi çağ dışı çıkarımlar nedeniyle fail lehine haksız tahrik indirimi uygulanmasına sebebiyet verebiliyordu. Ancak güncel yargı kararlarında bu bakış açısının terk edilmiş olduğu görülmektedir. Kaldı ki, cinsel istismar suçunun çocukların korunmasını amaçlayan özel niteliği gereği bu suç açısından mağdurun rızasının suçu ortadan kaldırmayacağı dikkate alınacak olursa, mağdurun giyim kuşamının bir nevi “suça tahrik” olarak yorumlanması akıl ve mantığa ters düşmektedir.

Bununla birlikte, Türk Ceza Kanunumuzun 62. maddesinde düzenlenmiş olan takdiri indirim nedenlerinin cinsel saldırı suçu açısından da uygulanması mümkün olmaktadır.

Suça Teşebbüs, Gönüllü Vazgeçme ve Etkin Pişmanlık

Suça teşebbüs, gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlık kurumlarının kolay anlaşılması için bunların bir nevi cezada indirim ya da cezasızlık sebebi olduğu söylenebilir, ancak hukuki niteliği mahiyetleri itibariyle farklı müesseselerdir. Bu müesseseler suça elverişli davranışın fail tarafından herhangi bir nedenle tamamlanamaması hallerinin ya da suçun meydana gelmesi akabinde failin tutum ve davranışlarının hukuki sonuçlarının belirlenmesini amaçlamaktadır. Bunlardan suça teşebbüs ve gönüllü vazgeçme, Türk Ceza Kanunumuzun genel hükümlerinde düzenlenmiştir ve uygun düştükleri ölçüde (kanuni şartların mevcut olması halinde) tüm suçlar açısından uygulanabilme potansiyeline sahiptir. Ancak etkin pişmanlık, ceza özel hükümleri arasında ve uygulanabileceği her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Aşağıda kısaca detaylandıracak olduğumuz üzere cinsel istismar suçuna ilişkin olarak kanunda mevcut olan bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.

Suça teşebbüs, gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlık kurumlarının kolay anlaşılması için bunların bir nevi cezada indirim ya da cezasızlık sebebi olduğu söylenebilir, ancak hukuki niteliği mahiyetleri itibariyle farklı müesseselerdir. Bu müesseseler suça elverişli davranışın fail tarafından herhangi bir nedenle tamamlanamaması hallerinin ya da suçun meydana gelmesi akabinde failin tutum ve davranışlarının hukuki sonuçlarının belirlenmesini amaçlamaktadır.

Bunlardan suça teşebbüs ve gönüllü vazgeçme, Türk Ceza Kanunumuzun genel hükümlerinde düzenlenmiştir ve uygun düştükleri ölçüde (kanuni şartların mevcut olması halinde) tüm suçlar açısından uygulanabilme potansiyeline sahiptir. Ancak etkin pişmanlık, ceza özel hükümleri arasında ve uygulanabileceği her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Aşağıda kısaca detaylandıracak olduğumuz üzere cinsel istismar suçuna ilişkin olarak kanunda mevcut olan bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.

Suça Teşebbüs

Suça teşebbüs, failin bir suçu meydana getirmeye elverişli icrai hareketleri gerçekleştirmiş olmasına rağmen elinde olmayan, dışsal nedenlerle söz konusu suç fiilini tamamlayamaması halidir ve Türk Ceza Kanunumuzun 35. maddesinde düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunumuzun 35. Maddesine Göre:

“(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”

Görüldüğü üzere, cinsel istismar suçuna teşebbüs halinde sanığa ceza verilecekse, verilecek olan ceza TCK 35/2. fıkrasında belirtilen oranlarda, yani dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirime tabi tutulmuştur.

Suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması için failin suç fiilini tamamlamasında elinde olmayan nedenlerin etkisi olmalıdır.  Failin nitelikli cinsel istismar suçunu işlemesinin önünde tek engelin, mağdurun aşılabilir direnci olmasına rağmen nitelikli cinsel istismar suçunu meydana getirecek olan fiilleri icra etmekten imtina eden fail, nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüsten değil vazgeçme anına kadar gerçekleşmiş olan basit cinsel istismar suçundan hüküm giymelidir. Burada mağdurun gösterdiği direnişin aşılabilir olup olmadığının tespiti  noktasında Yargıtay bir nevi masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkesinden destek aldığı söylenebilir.

Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2016/2628 E., 2016/3871 K. sayılı kararında: “…Dosya içeriğine göre, sanığın komşularının kızı olan 02.01.2005 doğumlu mağdurenin 2012 yılından itibaren kendi evinde üzerini çıkartıp cinsel organını, göğüslerini ellediği, vücudunu okşadığı, kendi cinsel organını mağdurenin tutmasını sağladığı, cinsel organını mağdurenin ön ve arka taraflarına sürttüğü, bir defasında da cinsel organına krem sürüp mağdurenin poposuna sokmaya çalıştığı, ancak mağdure acıdı şeklinde bağırınca ağzını kapattığı ve cinsel organını sokmadan mağdureyi bıraktığının sabit olduğu olayda, olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ sokulmasını engelleyen mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında harici bir engel bulunmadığı halde sanığın bundan vazgeçerek icra hareketlerine kendiliğinden son verdiğinin anlaşılması karşısında, hakkında 5237 sayılı Kanunun 36. maddesi hükmü uyarınca gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmak suretiyle tüm eylemlerinin zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı olarak kabul edilmesi ve eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nın 103/1, 43/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüs ve zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından mahkûmiyet hükümleri kurulması gerekmektedir….” şeklinde yer alan ifadelerle mağdurun aşılabilir mukavemet dışında faili engelleyen başkaca bir durumum mevcut olmaması halinde nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüs yerine, yalnızca o zamana kadar gerçekleşmiş olan basit cinsel istismar suçundan hüküm kurulması gerektiği ifade edilmiş.

Gönüllü Vazgeçme

Gönüllü vazgeçme: Bir suçun işlenmesi için gerekli icra hareketlerine başlamış olan failin, herhangi bir dışsal nedenle değil de kendi iradesiyle suçun icrasından vazgeçmesi ve suçun tamamlanmasını veya suç neticesinin meydana gelmesinin önüne geçmesidir. Bu halde suça teşebbüsten dolayı ceza verilmez, ancak gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirilen fiillerin ayrıca bir suç teşkil etmesi durumunda, tamamlanmış olan suçtan dolayı fail ceza alacaktır.

Türk Ceza Kanunumuzun 36. Maddesine Göre:

“(1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.”

Cinsel istismar suçunda gönüllü vazgeçme söz konusu olabilir. Uygulamada nitelikli cinsel istismar suçu yönünden gönüllü vazgeçme hükümleri sıklıkla söz konusu olabilmektedir. Ancak bu halde de gönüllü vazgeçilen ana kadar şartları gerçekleşen fiiller nedeniyle basit cinsel istismar suçu ya da cinsel taciz suçundan hüküm verilebilmektedir. Teşebbüs ve gönüllü vazgeçme müesseselerinin birbirine karıştırıldığı da bilinmektedir.  Bu anlamda özellikle teşebbüs hükümleri ile gönüllü vazgeçmenin birbirine karıştırılmaması için her somut olaya göre farklı yorumlanmalıdır. Kanundaki tanım uyarınca gönüllü vazgeçme ile teşebbüs arasındaki ayrım şu şekilde özetlenebilir: Teşebbüs, failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmasının veya neticenin gerçekleşmesinin mümkün olmaması durumudur. Gönüllü vazgeçmede ise suçun icra hareketlerinin terk edilmesi ve suçun tamamlanmasının önlenmesine istinaden failin iradi hareketi ve çabası mevcuttur olmasıdır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, bir kişinin işlemiş olduğu suç nedeniyle hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür iradesiyle ve etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi ve bu pişmanlığın, ceza yargılamasında çeşitli davranışlarla ortaya koymasıdır. Etkin pişmanlık, suç işlemiş olan bir kişinin suçtan dolayı duyduğu pişmanlık nedeniyle adaletin tecelli etmesi için elinden geleni yapması ve gerektiği halde suç nedeniyle ortaya çıkan olumsuzlukları gidermesi veya gidermeye çalışması, mesela mağdurun kaybını da gidermeyi üstlenmesi halinde söz konusu olan bir ceza hukuku müessesesidir.

Cinsel istismar suçu açısından zamanın geri alınması ve mağdurun kaybının giderilmesi mümkün olmayacağı gibi zaten halihazırda mevzuatta özel olarak cinsel istismar suçuna ilişkin düzenlenmiş bir etkin pişmanlık müessesesi de söz konusu değildir. Etkin pişmanlık uygulamasının kıyas yoluyla uygulanabilecek bir kavram olmadığı da dikkate alınacak olursa, cinsel istismar suçunda etkin pişmanlık müessesesinin uygulanması mümkün değildir.

Şikayet, Şikayet Süreleri ve Şikayetten Vazgeçme

Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalmış olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. Bu durumda altı aylık şikayet süresi içerisinde şikayette bulunulması gerektiği unutulmamalıdır.  Söz konusu bu 6 aylık süre, suç fiilinin ve suçu işleyen failin öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Örneğin mağdurun bilincinin yerinde olmadığı bir esnada nitelikli cinsel istismar fiiline uğramış olduğunu çok uzun bir süre sonra öğrenmiş olması karşısında, bahsetmiş olduğumuz bu 6 aylık süre olay tarihinden değil, mağdurun suç fiilini ve faili öğrendiği tarihten başlayacaktır. Ancak bu halde de dava zamanaşımı süresi geçmemiş olmalıdır.

Suçun diğer halleri yani basit cinsel istismar suçu ile nitelikli cinsel istismar suçunun takibi şikayete tabi değildir, bu durumlarda savcılık resen işlem yapmalı ve tüm şartlar mevcutsa iddianameyi hazırlamalıdır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Hata Hükümlerinin Uygulanması

Hata hükümleri TCK 30.maddede düzenlenmiştir buna göre;

HATA

Madde 30- (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolaysıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.

  • Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
  • Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

(4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.

Hata hükümlerinin uygulanmasında her ne kadar uygulamada yeknesaklık olmasa da Yargıtayın içtihat haline gelmiş belli başlı kararları bulunmaktadır. Bu kriterler somut olaya göre değişiklik göstermektedir.

Yargıtayın baz aldığı kriterlerin bir kısmını ifade edecek olursak;

Yargıtay, sanığın mağdurla tanışma süresini dikkate alarak hata hükümlerinin uygulanmayacağına karar vermiştir. Örneğin mağdurla 4 ay önce tanışan sanığın, mağdurun yaşını bilmemesi ve yaş konusunda hataya düşmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, 4 ayın yaş gibi temel bir durumun öğrenilmesi için yeter bir süre olduğu kanaatine varmıştır.

İlk derece mahkemesinin hata hükümlerinin uygulamamasından dolayı Mağdurun fiziksel özellikleri de dikkate alınarak  kemik testi yapılması gerektiğinden bahisle bozma sebebi saydığı kararı mevcuttur.

Yargıtay, Mağdurun sanığa yaşının 18’den büyük olduğunu söylemesi ve sanığın mağdurun fiziksel özellikleri de dikkate alındığında sanık lehine hata hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde hüküm kurmuştur.

Hata hükümlerine ilişkin Yargıtay kararları;

Yargıtay 9. Ceza Dairesi 14/10/2021 tarih  2021/1275 E., 2021/8129 K.

Sanık …’nin aşamalarda mağdurenin on sekiz yaşından küçük olduğunu bilmediği yönündeki savunması, mağdure ifadesi ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, olayda 5237 sayılı TCK’nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra hükme varılması gerekirken bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın eksik gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesine muhalefet edilmesi bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden… ”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu  3/12/2013 tarih  2013/14-576 E. 2013/581 K.

“14 yaşından daha iri yapıda ve büyük gösterdiği ancak 18 yaşını bitirmemiş görüntüye sahip olduğu” şeklinde gözlemlendiği, sanığın mağdureyle sadece bir kez cinsel ilişkiye girdiği, cinsel ilişki sonrası mağdurenin yaşının küçük olduğunu öğrendikten sonra tekrar ilişkiye girmediği, rızaen kaçtıkları günün ertesinde sanığın mağdureyi ailesine teslim ettiği, sanığın mağdurenin gerçekte 15 yaşından küçük olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini gösteren herhangi bir bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından, cinsel ilişkide bulunduğu mağdurenin onbeş yaşını doldurmadığı halde, onbeş yaşını doldurduğu düşüncesiyle ve rızasıyla mağdureyle cinsel ilişkide bulunan sanığın mağdurenin yaşı konusundaki yanılgısının esaslı bir hata niteliğinde olduğu sabit olup, hakkında T.C.K.nun 30/1. maddesindeki hata hükümlerinin uygulanma şartları gerçekleşmiştir. Bu sebeple Özel Daire bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.06.2014 tarihli, 2014/14-88 E. ve 2014/334 K. sayılı kararı

“Fail, cinsel ilişkide bulunduğu mağdurenin 15 yaşını doldurmadığı halde, 15 yaşını doldurduğu düşüncesiyle mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkide bulunur ve şikayetçi olmayan mağdurenin yaşı konusundaki hatası esaslı, diğer bir ifadeyle kabul edilebilir bir hata olursa, bu takdirde fail 5237 sayılı TCK’nın 30. maddesinin birinci fıkrası uyarınca suçun maddi unsurlarından olan mağdurun yaşına ilişkin bu hatasından yararlanacak, bunun sonucu olarak yüklenen suç açısından kasten hareket etmiş sayılamayacağından bu suçun taksirle işlenmesi hali Kanunda cezalandırılmadığından 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraat kararı verilmesi gerekecektir”

Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 18.05.2021 tarihli, 2020/11269 E. ve 2021/3489 K.

sanığın 21.05.2014 tarihli savcılık savunmasında kabul ettiği üzere, dudaktan öpüşme şeklinde eylemlerin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği hususu nazara alındığında; sanığın aşamalarda mağdurenin yaşının küçük olduğunu bilmediği yönündeki savunması, olayın intikalinden önceki müşteki … yönelik mağdurenin gerçekleştirdiği eylemin şekli, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre, olayda 5237 sayılı TCK’nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerekirken, bu konuda herhangi bir işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hükümler kurulması bozma nedeni sayılmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin, 2014/6419 başvuru numaralı, 25.03.2015 tarihli Mürsel Bayrak kararı

Uyuşmazlığın çözümü için esaslı bir iddia olan mağdureyi suç tarihi itibarıyla görünüm olarak 15 yaşından büyük zannettiği ve bu beyanının adli raporla doğrulandığı iddiası, tartışılmamış ve karşılanmamış…” olması sebebiyle, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

“Sanık ile mağdurenin aynı okulda öğrenci oldukları, yaklaşık bir yıl süreyle arkadaşlık yaptıkları sabit olan somut olayda, lise üçüncü sınıf öğrencisi olan sanığın kendisi ile birlikte aynı okulda lise birinci sınıf öğrencisi olan mağdurenin 15 yaşından küçük olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Kaldı ki; sanık hiçbir aşamada mağdurenin on beş yaşından büyük olduğunu zannettiği veya mağdurenin kendisine böyle söylediği şeklinde bir savunmada bulunmadığından mahkemece kendiliğinden araştırılması gereken bir husus olmadığı gibi, 5237 sayılı TCK’nun 30. maddesinde düzenlenmiş hata halinin uygulanma şartlarının mevcut değildir.

“Mağdur ile resmi nikah yapmaksızın evlendiğini belirten sanığın, mağdurenin on beş yaşından küçük olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, sanık hiçbir aşamada mağdurenin yaşı konusunda hataya düştüğü yönünde bir savunmada bulunmamış, aksine mağdurenin on beş yaşından küçük olduğunu bildiğini, mağdurenin yaşının küçük olması nedeniyle evlenmelerine karşı çıkıldığını belirtmiştir. Nitekim, mağdurenin suç tarihinde 15 yaşını tamamlamadığını belirten Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu raporu da bu savunmayı doğrulamaktadır. Dolayısıyla mahkemece kendiliğinden araştırılması gereken bir husus olmadığı gibi, 5237 sayılı TCK’nun 30. maddesinde düzenlenmiş olan hata halinin uygulanma şartları da mevcut değildir”.

Sonuç

Çocuğun cinsel istismarı suçu Türk Ceza Kanunu Madde 103 de tanımlanmıştır. Ceza Hukuku kapsamında ele alınan suç hakkında yukarıda tüm yönleri ile açıklama yapılmıştır. Suçun faili veya mağduru durumunda olan kişileri, bir hak mağduriyeti yaşamama adına, konu hakkında uzman bir ceza avukatı desteği almaları tavsiye olunur.

Mağdurun yaşı cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar söz konusu olduğunda, hangi suçun işlendiğinin tespiti bakımından belirlenmesi zaruri bir husus olsa da, TCK m.30  da düzenlenen hata hükümleri faile ilişkindir. Dolaysıyla; bir kişi bakımından mevcut şartlar altında hataya düşmesi mümkün kabul edilirken, diğeri bakımından mümkün olmaması ihtimal dahilindedir. Çünkü failin; mağdurla ilişkileri, tanıştıkları yer, ne kadar süredir tanıştıkları ve bunun gibi mağdurun gerçek yaşının bilinmesi kanaatini güçlendirecek hususlar farklılık gösterebilmektedir. Mahkeme; “şüpheden sanık yararlanır” ilkesini gözetmek zorunda olup, faillerin mağdurun yaşı konusunda hataya düştükleri şüphesini re’sen göz önünde bulundurmalıdır.

Leave a Reply