Hakaret suçu Türk Ceza Kanunu Madde 125. de tanımlanmıştır. Bu yazımızda hakaret suçu hakkında genel bilgiler verilecektir. Suçun unsurları, suçun işleniş şekli, nitelikleri, cezayı artıran ya da azaltan nedenler ve örnek Yargıtay kararları sunulacaktır.
Hakaret Suçu
Demokratik bir toplumda herkesin kendini dilediği gibi ifade etme özgürlüğü vardır. Anayasa’nın “Düşünce ve kanaat hürriyeti başlıklı 25. maddesine göre “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.’’ Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 10/f.1’e göre, “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.”
Ancak birçok hak ve özgürlük gibi ifade özgürlüğü de sınırsız olmayıp meşru bir amaçla, demokratik bir toplumda orantılı ve zorunlu olmak koşuluyla ve kanunla sınırlanabilir. Nitekim Sözleşme’nin 10/2 maddesine göre“Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda …. kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi… ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması… için … gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
Kişiler ifade özgürlüğü kapsamında kendilerini diledikleri araçlarla ve diledikleri biçimde ifade edebilirler. Ancak Sözleşme’de de ifade edildiği gibi, ifade özgürlüğü başkalarının şöhret ve haklarının ortadan kaldırılmasına imkan vermez. İfade özgürlüğü, bireylerin toplum içindeki saygınlıklarını sarsabilecek nitelikteki davranışları kapsamaz.
Kanuni Düzenleme
Şerefe karşı suçlar, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanun’unun m. 125-131 arasında düzenlenmiştir. Şeref, bireyin toplum içinde diğer kişiler nezdindeki saygınlığını ifade eder. Hakaret etmek; kişilerin birey olmaktan kaynaklanan ve diğer kişiler nezdinde sahip oldukları sosyal değerin yok sayılması ve kişiliklerinin değersizleştirilmesidir. Kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince, hiç kimse, bir diğer kimseden daha az şerefli değildir. Ayırımsız, herkes ait olduğu toplumun şerefli bir üyesidir.
Fail ve Mağdur
Hakaret suçunun faili herhangi bir gerçek kişi olabilir ancak tüzel kişiler bu suçun faili olamazlar. Gerçek kişinin hakaret suçundan dolayı sorumlu tutulabilmesi ise ceza ehliyetinin (isnat yeteneğinin) bulunmasına bağlıdır. Akıl hastalığı, yaş küçüklüğü geçici bir nedenin varlığı nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneği olmayan kişiler hakaret suçunun faili olsalar bile cezalandırılmaları olanaklı değildir. Diplomatik dokunulmazlıktan, yasama dokunulmazlığından yararlanan kişiler de bu suçun faili olabilirler ancak bağışıklıkları nedeniyle yargılanamazlar.
Hakaret suçunun işlenmesinde, akıl hastaları ve 12 yaşından küçük suça sürüklenmiş çocuklar gibi kusur yeteneği bulunmayan kişilerin araç olarak kullanılması durumunda bu kişiler cezalandırılmayacak ancak, bu kişileri araç olarak kullanan kişi ise Türk Ceza Yasası’nın 37. maddesinin ikinci fıkrasına göre dolaylı fail olarak cezalandırılacaktır.
Hakaret suçunun mağduru herhangi bir kişi olabilir. Herhangi bir kişi kendisine saygı duyulmasını beklemek hakkına sahiptir, çünkü modern hukuk düzeni herkesin birey olarak kişilik haklarını ve saygınlığını korur. İsnat yeteneği olmayanlar ve küçükler de kendilerine yöneltilen hakaret fiilini idrak edip anlamasalar da hakaret suçunun mağduru olabilirler.
Hakaret Suçunun Unsurları
Hakaret suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Kanunda hakaret suçunun maddi unsuru, kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da sövme olarak belirtilmiştir. Hakaret suçunun oluşması için gerekli bu seçimlik hareketlerin, söz, yazı, resim veya işaretlerle gerçekleştirilmesi mümkündür. Hakaret suçunun faili, düşüncesini açıkça ifade etmek yerine, düşüncesini ima, soru, şüphe ya da mizah şeklinde de ortaya koyabilir. Bu durumda önemli olan, hareket ile sonuç arasındaki nedensellik ilişkisinin ortaya konulabilmesidir. Hareket ile netice arasındaki ilişki kesin olarak tespit edilememişse, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, fail hakkında beraat kararı verilmesi gerekir.
İsnadın, başkasının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması aranır. Kişinin şeref ve saygınlığını rencide edici nitelikte olmayan yakınma ve eleştiri niteliğindeki sözler, hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.11.2007 tarihinde vermiş olduğu kararında, sanığın çocuklarına aşı yaptırmak üzere gittiği sağlık ocağında uzun süre bekletilmesi nedeniyle, katılana söylediği kabul edilen ‘…burada bir iş yapmıyorsunuz, oturuyorsunuz. Sizi şikayet edeceğim…’ sözlerinin yakınma ve eleştiri niteliğinde olduğunu ve hakaret suçunu oluşturmayacağı kanaatine varmıştır.
Suçun İşleniş Şekli
TCK’nn hakaret suçunu düzenleyen 125. maddesine göre, suç huzurda hakaret ve mağdurun gıyabında hakaret olmak üzere 2 şekilde işlenebilmektedir.
Huzurda hakaretin varlığı için bu şartlar yeterli olup failin mutlaka mağdurla yüz yüze ya da aynı mekânda olması gerekmez. Huzurda hakaretin varlığı için mağdurun hakaret fiilini hakaretin yapıldığı anda öğrenmesi yeterlidir. Mağdur hakareti bizzat öğrenebileceği gibi o sırada yanında bulunan kişiler aracılığıyla da öğrenebilir.
Örneğin görme engelli bir kişiye el hareketleri ve mimiklerle hakaret edilmesi üzerine mağdurun yanındakilerden neler olduğunu öğrenmesi halinde de yüze karşı hakaretin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Mağdurun evinin önüne gidip penceresinin, kapısının önünde bağırmak suretiyle de hakaret etmek mümkündür.
Hakaret suçu TCK m. 125/f.2’de öngörüldüğü biçimde, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle de işlenebilir. Bu durumda da fail birinci fıkrada öngörüldüğü biçimde huzurda hakaret hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için TCK m. 125/f.1 gereğince fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Fail ve iştirakçilerin sayısı bu sayıya dâhil değildir.
Suçun Nitelikli Halleri
- Suçun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi,
- Suçun dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı işlenmesi,
- Suçun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi,
5237 sayılı TCK m. 125/f.3, b bendinde “dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı” hakaret edilmesi, suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.
- Suçun alenen işlenmesi.
Cezayı Azaltan ya da Kaldıran Kişisel Nedenler
- Suçun haksız bir eyleme tepki olarak işlenmesi,
5237 sayılı TCK m. 129/f.1’de “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” denmektedir.
Suçun isnadının ispatı,
TCK m. 127/f.1’e göre, “İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.”
Suçun kasten yaralama suçuna tepki olarak hakaret işlenmesi,
TCK m. 129/f.2’de “Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.” denilerek şahsi bir cezasızlık nedeni öngörülmüştür.
Suçun karşılıklı olarak işlenmesi.
TCK m. 129/f.3’te “Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” denilerek karşılıklı hakaret halinde cezanın indirilmesi ya da ceza verilmemesi konusunda hakime takdir yetkisi verilmiştir.
Suçun Cezası ve Yaptırımı
TCK m. 125/f.1’e göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Hakaret suçu hakkında hapis veya adli para cezası biçiminde seçimlik ceza öngörülmüştür.
Hakaret suçunun hakaret suçunun TCK’nın 125/3 teki nitelikli hallerinden birisinin işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ise ceza altıda biri oranında artırılır.
Soruşturma ve kovuşturma koşulu başlıklı TCK m.131/f.1’e göre “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.” Denilmek suretiyle kamu görevlisine karşı işlenen hakaret suçu resen soruşturma açılacağı, diğer kimselere karşı işlenen hakaret suçu bakımından şikayet unsurunun aranacağı belirtilmiştir.
Hakaret suçunda şikayet hakkı hakarete uğrayan kişiye ait olmasına rağmen TCK m. 131/f.2’ye göre “Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir’’ denilmek suretiyle kişinin yakınlarının da şikayette bulunabileceği hükme bağlanmıştır.
Zamanaşımı Süresi
TCK. m. 73’te ele alınan düzenlemeye göre: ‘’Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse 6 ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.’’ Bu madde gereğince hakaret suçunda şikâyet süresi mağdurun hakareti öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre içerisinde mağdur tarafından şikâyette bulunulmaması halinde bu suç sebebiyle soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
Yargıtay 18. CD – K:2016/15975:Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK’nın 129. maddesinin 1. fıkrası: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir. Genel bir tahrik hükmü olan TCK’nın 29. maddesi ise: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, TCK’nın 29/1.maddesi uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1340 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesi yerine, aynı Kanunun genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Karar: 2014/1432 :Hakaret suçunun mağdurunun, belirli veya belirlenebilir kişi olması zorunluluğunun bulunması, belirli ve sınırlandırılmamış kişi topluluğuna karşı söylenen sözlerin bu suç kapsamında değerlendirilemeyecek olması karşısında, sanığın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün www.ankara.gov.tr internet adresine yazdığı “ya sizin bu polis memurlarınız ne kadar şerefsiz rüşvet yiyorlar yazık ya, sonrada tertemizsiniz, devlet vatandaşın hakkını yemezse terör falan olmaz size hayırlı mesailer” biçimindeki sözlerin sınırlandırılmamış ve belirlenmemiş kişi topluluğuna yönelik olduğundan hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi – Karar:2020/1765: Katılanların olay anlatımında, sanık …’nın katılanlara “kimsiniz lan siz” şeklinde sözlerle hakaret suçunu işlediği beyan edilmiş ise de, anılan sözlerin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve yalnızca bu eylemle hakaret suçunun oluşmaması karşısında, sanığın katılanlara karşı ne şekilde hakaret suçunu işlediği, suç teşkil eden eylemlerinin nelerden ibaret olduğu, denetime olanak verecek şekilde katılanlara açıklattırılıp kararda tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi – 2016/6745 karar :Somut olayda sanığın katılana yönelik kullanmış olduğu “terbiyesiz, saygısız” şeklinde, kaba ifade ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmelidir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi – 2020/15390: Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelttiği “okumuşunda adam olamamışın” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış – ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/11227, K. 2016/14515 ,T. 19.9.2016: Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hatalıdır.” sonucuna varılmış bulunulmaktadır.
Sonuç
Hakaret suçu TCK 125. Maddede tanımlanmıştır. Suçun oluşumu, unsurlar, işleniş şekli ve genel bilgileri yazımızda verilmiştir. Konu ile ilginizi çekebileceği düşüncesiyle Sosyal Medya Üzerinden Hakaret başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.