Tam yargı davası; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan davalardır. İdari işlemler ve eylemlerden doğan zararların giderilmesi amacıyla açılır. Bu davanın açılabilmesi için zarar asıl koşuldur.
Tam Yargı Davasının Türleri Nelerdir?
- Tazminat davaları: İdarenin mali sorumluluğuna dayanan davalardır.
- Geri alma davaları: Haklı bir neden olmaksızın idarenin malvarlığına geçmiş olan bir mal ya da paranın gerçek sahibine dönmesi için açılan davalardır.
- İdari sözleşmeden doğan davalar: Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak nitelenir. İdari sözleşmelerinden doğan davalar öğretide ayrı bir idari dava türü olarak değil; fakat tam yargı davalarının bir türü olarak kabul edilmektedir.
- Vergi davaları: Vergi yükümlüsü olan bir kişinin vergi mahkemesinde açtığı bir davadır. Burada verginin esasının ya da miktarına karşı değişkenlik oluşmaktadır.
Tam Yargı Davası Hangi Hallerde Açılır?
İdarenin hizmet kusuru gerçekleştiği takdirde tam yargı davasına müracaat edilir. İdarenin görev alanına giren güvenlik, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin faaliyeti sırasında bu hizmetlerin tam yapılmaması, zamanında yapılmaması veya hiç yapılmaması halleri idarenin kusurunu oluşturur. Oluşan bu kusurdan idarenin sorumlu olabilmesi için oluşan zararla idari eylem arasında nedensellik bağı olmalıdır. Örneğin, logar kapağının gevşek olmasından dolayı aracın üzerinden geçtiği sırada yerinden çıkarak aracın alt kısımlarına zarar vermesi ve kazanın oluşumunda yol ortasında bulunan gevşek logar kapağının neden olması halinde idarenin kusuru ortaya çıkacaktır.
İdarenin kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat sorumluluğu ortaya çıkabilmektedir. Burada idarenin davranışı ile uğranılan zarar arasında nedensellik bağının kanıtlanması yeterlidir. Kusursuz sorumluluk genel olarak iki ilkeye dayanmaktadır; tehlike ilkesi ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkeleridir.
Tehlike ilkesi
Genel olarak bazı etkinliklerin, bünyesinde taşıdığı tehlikeler dolayısıyla kişilere zarar vermiş olması durumunda; bu etkinlik sahiplerinin kusurlarına bakılmaksızın, zararın giderilmesi düşüncesine dayanır. Tehlikeli etkinlik ile gerçekleşen zarar arasında nedensellik bağı yeterli olup, ayrıca kusura bakılmaz. Örneğin idare çeşitli silahlar, gemiler uçaklar kullanarak bir takım tehlikeleri göze almaktadır. İdari etkinlik ya da araç gereçler zarara yol açar ise bu zararın, kusur koşulu aranmaksızın idarece tazmini gerekir.
Mesleki risk kapsamında idare, kamu hizmetinde çalışan bir kişinin görevi sırasında ya da görevi nedeniyle zarara uğraması halinde sorumlu olur.
Sosyal risk ilkesi, kamu düzenini bozmaya hatta anayasal düzeni yıkmaya yönelik anarşi ve terör olaylarından ya da benzeri toplumsal olaylardan doğan zararlardan idarenin kusursuz olarak sorumlu tutulmasıdır. Bu risk ilkesinin önemli bir özelliği, zarar ile idarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunmamasıdır.
Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi:
Bir idari faaliyetten belli kişiler, diğerlerine göre özel ve olağandışı bir zarara uğramış olabilir. Bu zararın tazmin edilmesi idarenin görevi olacaktır. Bozulan denge bir denkleştirme yöntemi ile yeniden kurulmalıdır. Örneğin bir yol yapımı arazi sahibi dışındaki kişiler için yararlı olurken arazi sahibi adına külfet oluşturabilir, bu durumda hakkaniyete uygun bir bedel idare tarafından arazi sahibine ödenmelidir.
Tam Yargı Davası Nasıl Ve Hangi Sürede Açılır?
Dava, ilgili kamu tüzel kişiliğine karşı İdare Mahkemelerine bir dilekçe gönderilerek açılır.
İdari eylemden dolayı hakları ihlal edilmiş olanlar idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen ya da tamamen reddedilmesi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir.
Bu yazımızla birlikte Pasaport Tahdit Kaldırma başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Tam Yargı Davası Açabilmek İçin İdareye Başvuru Zorunluluğu Var mıdır?
İdari eylemden kaynaklı tam yargı davası açabilmek için idareye başvuru zorunludur.. Zarar görenin başvurusu üzerine idare bir ön karar alır. İptal işlemlerinde zorunluluğu olmayan ön karar idareye başvurma şartı, tam yargı davalarında gerek görülmektedir. Kişi idareye başvurmasına rağmen zararı tanzime edilmez ya da başvurusu reddedilirse dava açma yoluna gidebilir.
Tam Yargı Davasında Hangi Zararların Tazmini İstenebilir?
Gerçekleştirilen idari eylem neticesinde kişilerin maddi ve manevi zararları doğabilmektedir. İdare, zararın karşılanmasına yetecek ölçüde bir tanzimde bulunur. Manevi zarar ise maddi zararın bir uzantısı değildir, maddi tazminat isteminde bulunulmadan manevi tazminat istemine de geçilebilir. Esas olarak manevi tazminat, kişini idari eylemden dolayı duyduğu elem keder ve ızdıraptan dolayı istenir. İdare mahkemesi de manevi tazminatın gerekli olduğu kanısına vardığı takdirde bu tazminatın miktarını kendisi takdir ve tayin eder.
Konu ile ilgisi nedeniyle Polis ve Jandarma Disiplin Cezasına İtiraz ve İptal Davası başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Tam Yargı Davasının Sonuçları
Dava eksik olan durumlar sebebiyle reddedildiği takdirde bu durumlar ön koşul ise eksik hususlar giderilip yeniden dava açılması mümkündür. Ön koşullara örnek olarak, dava açabilme ehliyetine sahip olma, davalı tarafın doğru gösterilmesi gösterilebilir.
Tam yargı davası, davacının bir hakkını ihlal edilmediği ya da idarenin mali sorumluluğunun koşulları gerçekleşmediği takdirde esastan ret olunur.
Tam yargı davasının kabulü halinde verilen yargı kararları idareyi bağlar. Mahkeme, ihlal olan hakkın ne şekilde yerine getirileceğini, belli bir edimin mi yapılacağını yoksa tazminatın mı ödeneceğini karar verir.
Bu yazımızla birlikte Görevden Ayrılan Öğretim Üyelerinin Göreve Dönüşü başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Aslan & Duran Hukuk Bürosu
Aslan&Duran Hukuk Bürosu olarak, görevden uzaklaştırma konusunda açılacak davalarda danışanlarımıza yol göstermekte ve davalarını takip etmekteyiz. Süreç sonucunda haksızlığa uğranıldığının düşünülmesi ve bundan dolayı mesleki açıdan büyük kayıplara yol açmamak adına Ankara İdare avukatı olarak davalarınızı yakından takip etmekteyiz.
Güncel makale ve paylaşımlarımızı sosyal medya hesaplarımızdan da yapıyoruz. Bunun için instagram hesabımızı takip etmenizi öneririz.